fbpx

Pazarlama Gerçekte Nedir?

İnsanların yerleşik yaşama geçmesi ile birlikte ticarî faaliyetleri de doğal olarak başlarken bu faaliyetin yürütülmesi için bazı ölçülere ihtiyaç duyulmaya başlandı. Paranın bulunmasından önce insanlar bir şeyi bir şeyle kıyaslayarak değiş tokuş yapmaya çok daha yatkınlardı. Örneğin 1 avuç un için 5 avuç buğday verilmesi gerekiyordu. Bunlar tamamen benim kendi varsayımlarım tabii. Bu yazıda, pazarlama sektöründe yer alan biri olarak bence pazarlama nedir bunun üzerine konuşmak istiyorum. Pazarlama’nın kitabî tanımlarını yaparak her yerde bulabileceğiniz bilgilerden ziyade bence pazarlama nedir sizinle birlikte buna yanıt arayacağım.

Biz, insanlar olarak, bir durum, duygu, eşya, değer üzerine düşünmeye başladığımızda onu anlamlı kılabilmek için kıyas yapmaya mecbur olan varlıklarız.

A’yı B’den ayırabiliyorsak eğer, hem A’nın hem de B’nin varlığından dolayı bu mümkün hale gelmektedir. Ya da söz gelimi bir şeyin sıcaklığını ya da soğukluğunu iki karşıt durumun varlığından haberdar olmamız hasebiyle algılayabiliyoruz.

Bunları söyleyerek varmak istediğim nokta aslında şu: üretilen bir ürünün değerini belirleyen şey, ürünün yapımında kullanılan hammaddenin kalitesi, ortaya çıkan ürünün total maliyeti, kazanılmak istenen kâr marjı ve “başka bir şey daha”dır. İşte bu başka bir şeyin içerisini ben pazarlamanın gerçekte ne olduğunu düşünerek dolduracağım.

Aslında herkes bir şeyleri, benzer şekillerde düşünüyor, hissediyor ya da yaşıyor. Bizi farklı kılan şey ise dilegetiriş biçimlerimizdir. Bu durum pazarlama faaliyetini düşündüğümüzde farkında olarak ya da olmadan, ilk insan topluluklarının ticarî faaliyetlerinden günümüzdeki global markalara kadar aslında dilegetiriş biçimlerinin farklılığı ve etkililiğiyle yakından ilişkilidir. Bence pazarlama gerçekte tam olarak budur: dilegetiriş biçimi…

Pazarlama, aslında sadece bir ürün ya da hizmetin alıcıya sunulması değil, aynı zamanda o ürün ya da hizmetin varlığını ve değerini müşterinin zihninde oluşturmakla ilgilidir. Bu süreç, alıcının ihtiyaçlarını, beklentilerini ve tercihlerini anlamayı; ürünün ya da hizmetin bu ihtiyaçları nasıl karşıladığını etkili bir şekilde ifade etmeyi gerektirir.

Ticari faaliyetlerin başlangıcından bu yana, pazarlamanın da her şey gibi evrim geçirdiği aşikâr. Başlangıçta, değiş tokuş temelli bir sistem hakimken, zamanla mal ve hizmetlerin değerinin anlaşılması ve bu değeri ifade etmenin yollarının geliştirilmesi önem kazanmıştır. Günümüzde ise pazarlama, sadece ekonomik bir faaliyet olmanın ötesine geçmiş aynı zamanda kültürel ve sosyal bir olgu haline de gelmiştir.

Bu anlamda etkili bir pazarlama stratejisi, ürün ya da hizmetin özelliklerini ve faydalarını vurgulamakla kalmaz, aynı zamanda hedef kitlenin duygusal ve psikolojik ihtiyaçlarına da hitap eder. Bir marka ya da ürünle ilgili hikaye anlatımı, bu bağlamda büyük önem taşır. Hikaye anlatımı, tüketicilerin ürünle kişisel bir bağ kurmalarını sağlar ve onları sadece bir alıcı olmaktan çıkarıp, markanın ya da pazarlanan şey her ne ise onun bir parçası haline getirir. Örneğin bu anlamda Kiğılı’nın reklamını çok başarılı buluyorum.

Sonuç olarak, pazarlama, bir ürünü ya da hizmeti mümkün olan en geniş kitleye sunmak ve bu süreçte müşterinin zihninde bir değer yaratmakla ilgilidir. Bu süreçte, müşterinin algılarını, duygularını ve ihtiyaçlarını anlamak ve bu bilgileri etkili bir şekilde kullanmak pazarlamanın temelini oluşturur.

Özetle, müşteriyle sürdürülebilir ve anlamlı bir ilişki kurarak, onların hayatına değer katmak ve sürekli bir tatmin duygusu yaratmak bu işin özünde yer almaktadır. İşte gerçekte pazarlama nedir sorusunun yanıtını da tüm bunları dilegetiriş biçimimiz olarak verebilirim.

Dolayısıyla bu işin dijitalde mi, yüz yüze mi, bağırarak mı ya da televizyonda, radyoda yer alarak mı yapıldığının pek de bir önemi yok. Bu geçmişte de böyleydi, gelecekte de böyle olacak.

Üslûp her şeydir!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir